5 Mayıs 2011 Perşembe

Tik Bozukluğu

Tikler yüzyıllardan beri bilinen önemli bir hastalıktır. Tarihte Mozart gibi bazı ünlü kişilerde, Tik bozukluğunun görüldüğü bilinmektedir. Yapılan çalışmalarda toplumun % 0.4-2’sinde tik bozukluğu görülmektedir. Ancak tanı sorunu olmasından dolayı daha sık olduğu düşünülmektedir. Tik ani, kısa süreli, düzensiz olarak oluşan tekrarlayan hareket veya sesler olarak tanımlanabilir. Sıklıkla yüzde görülür, ancak bütün vücudun değişik yerlerinde de görülebilir. Erkeklerde kadınlara göre 4 kat daha fazla görülmektedir.


Stres ve kaygı ile tikler daha kolay oluşur. Tikler belli bir süre devam edip ortadan kalkabilir, sürekli hale gelebilir veya Tourette hastalığının bir belirtisi olabilir. Basit motor tikler; Basit motor tikler hızlıdır, tekrarlayıcıdır ve belli bir amaca yönelik olmayan hareketlerdir. Göz kırpma, göz küresinin istemsiz sıçrayıcı hareketleri, yüz buruşturma, esneme, ağız açıp kapatma, baş çevirme, omuz çevirme, yumruk sıkma, ayak baş parmağını yukarı doğru kıvırma gibi...



Komplike motor tikler; Karmaşık motor tikler basit tiklere göre daha yavaş, törensel ve belli bir amaca yönelik hareketlerdir. Zıplama, sıçrama, dokunma, koku alma hareketi, ovalamak, sallanmak, hareketleri taklit etmek, garip şekilde durmak...



Basit vokal tikler; Bu tip tiklerde ritim bozukluğu, sesin şiddetini ayarlayamama veya kelimelerin uzatılması gibi konuşma bozuklukları görülmektedir. Boğaz temizleme, homurtu sesi çıkarmak, burun çekmek, burundan hava çıkarmak, hırıldamak, tıklamak, inlemek...



Komplike vokal tikler; Karmaşık vokal tiklerde, normal konuşmanın anlamına uymayan kelime veya cümlelerin aniden söylendiği görülür. Küfür veya cinsel içerikli sözcükler gibi sosyal olarak kabul edilemeyecek kelimeler ve cümleler konuşmanın arasına girebilir veya aniden patlar gibi ortaya çıkabilir. Şarkı söylemek,ıslık çalmak, mırıldanmak, küfür etmek, konuşulanları tekrar etmek, başkalarının son söylediği sözcükleri tekrarlamak, kendi kullandığı kelimeleri tekrar etmek gibi sayılabilir. Hastaların birçoğu tiklerinin farkında değildir.



Farkında olanlar ise tiklerini isterlerse, kısa süre de olsa durdurabilirler. Tiklerin sıklığı ve şiddeti zaman zaman kişinin kendi istemi ile, istirahat halinde veya konsantrasyonla azalabilir veya kaybolabilir veya stresle artabilir. Ancak daha sonra tiklerin sıklığı artarak tekrar ortaya çıkar. Bazı hastalarda uykuda tikler kaybolabilir. Bu nedenle muayene sırasında tikler görülmeyebilir. Özellikle çocuk hastalar ve bazı yetişkin hastalar ise tiklerini kontrol edemezler ve geçici bir süre içinde olsa engelleyemezler. Tiklerin sıklığı ve şiddeti aynı kişide dahi farklı bir seyir gösterebilir.


Aynı tikin sıklığı ve şiddeti zaman içinde azalabilir veya artabilir, birinin yerini bazen bir başkası alabilir veya birden fazlası biribiri ardına görülebilir. Tikler genellikle 3-8 yaşlarında başlar. Tikler birçok psikiyatrik hastalıkla beraber görülebilir. Tiklerin ortaya çıkışı organik veya psikolojik nedenlerle olabilir.


Organik nedenlerle ortaya çıkan tikler genelde kalıcıdır ve zaman içinde Tourette bozukluğu gelişebilir. Psikolojik nedenlerle ortaya çıkan tiklerde ise hastalık genelde geçicidir ve zaman içinde tikler kendiliğinden ortadan kalkar. Stresin tikleri ortaya çıkaran bir neden olduğunu gösteren bir veri yoktur ancak stresle tiklerin alevlendiği herkesçe bilinmektedir. Bu nedenle hastaların mutlaka nöropsikiyatrik incelemesinin yapılması lazımdır. Genetik ve çevresel nedenler tiklerin oluşmasına neden olur. Beyinde anatomik olarak hastalığın yeri tam olarak bilinmemekle beraber dopamin metabolizmasında bozukluk olduğu bilinmektedir. Dopamin sistemini baskılayan ilaçların tiklerde azalmaya yol açtığı, bu sistemi uyaran ilaçların ise tikleri artırdığı görülmektedir.


Tik bozukluğu geçici veya kronik olabilir. Bir yıldan uzun sürüyorsa kronik tik bozukluğundan bahsetmek gerekir. Geçici tik bozukluğu özellikle 5-9 yaşları arasında erkek çocuklarda sıktır. Okul çağındaki çocukların %5-24’ünde geçici tik öyküsü vardır. Geçici olan tikler genellikle basit tiptedirler ve ilaç tedavisi gerekmez.


Geçici tik bozukluğunda ailelerin ve öğretmenlerin bilgilendirilmesi yeterli olabilir. Kronik tik bozukluğunun toplumda sıklığı tam olarak bilinmemekle beraber %1-2 oranında görüldüğü tahmin edilmektedir. Genelde 18 yaşından önce başlar ve en yoğun görüldüğü dönem 7-11 yaş grubudur. 6-8 yaşlarında başlayan tiklerin iyileşme oranı yüksektir. Bu rahatsızlıkta genelde tikler 4-6 yıl kadar sürer ve ergenlik döneminde kendiliğinden ortadan kalkar. Zaman içinde belirtilerin ortadan kalkması özellikle yüz bölgesinde görülen tiklerde kol, bacak ve gövdede görülen tiklere göre daha fazladır. Aynen geçici tik bozukluğunda olduğu gibi hastalarda tekrarlayan davranışlar veya tekrarlayan sesler görülür. Geçici tik bozukluğunda tek farkı tiklerin daha uzun süre devam etmesidir. Ayrıca basit tiklerin yanında karmaşık tikler de görülebilir. Tiklerin başka ruhsal ve bedensel hastalıklarda görülen istemsiz hareket ve seslerden mutlaka ayrılması gerekir. Kronik tik bozukluğunun ortaya çıkışında genetik yatkınlıktan söz edilir.



Bu hastaların ailelerinde tik bozukluğunun ve Tourette hastalığının görülme sıklığı normal topluma göre daha fazladır. Tedavide bazı ilaçlardan ve psikoterapi yöntemlerinden faydalanılabilir. Tourette Sendromunda motor ve vokal tikler birarada görülmesi gereklidir. Toplumda görülme sıklığı 10000’de 4-5 gibidir. Erkeklerde 3 kat daha fazla görülür. Genetik yatkınlık önemli bir nedendir. Bu hastaların önemli bir kısmında dikkat eksikliği ve hiperaktivite ve obsesif kompulsif bozukluk görülür. Hastalık genelde unutkanlık, dalgınlık ve çabuk sinirlenme belirtileri ile ortaya çıkar ve bunu sıklıkla yüzde ortaya çıkan tikler takip eder. Birkaç yıl içinde de karmaşık tikler ortaya çıkar. Dikkat eksikliği hastalığın ilk belirtileri olmasına karşın obsesyon ve kompulsiyonların başlaması hastalığın ileri evrelerindedir. Bu hastalığın tanısı konmadan önce olası diğer hareket bozukluğuna neden olan hastalıkların araştırılması gereklidir. Hastalık tedavi edilmediği taktirde yaşam boyu sürer.


Ancak zaman zaman alevlenmeler veya tiklerin sıklığında azalmalar görülebilir. Bu hastalar hastalar sıklıkla toplumdan dışlanabilir ve hastaların sosyal, akademik ve mesleki performanslarında düşme görülebilir. Tedavisinde psikolojik destek aile, çevre ve eğiticiler tarafından verilmelidir. Psikoterapi ve ilaç tiklerin oluşmasını engelleyebilir. Tik bozuklukları günümüzde çoğunlukla tedavi edilebilen bir hastalık olarak bilinmektedir. Psikoterapi ve ilaç tedavisinin yanı sıra manyetik uyarı ve cerrahi tedavi şeçenekleri alternatif olarak kullanılmaktadır. Tik bozukluklarının tanı ve tedavisi nöroloji ve psikiyatri uzmanları tarafından yapılır.