Başağrısı
ve Kalbiniz
Nöroloji
kliniklerine en sık başvuru nedenlerinden birisidir. Birçok
başağrısı tipi bulunmaktadır. Burda sıklıkla karşılaştığımız
bazı tipler hakkında bilgi vermek istiyorum.
Gerilim tipi başağrısı
(GTB) en
sık görülen başağrısıdır. Ağrı boyundan, başın
arkasından, gözlerden veya başın diğer kas gruplarından
başlayarak yayılabilir. GTB bütün başağrılarının yaklaşık
% 90’ınını oluşturur. Toplumun yaklaşık %3’ünde kronik GTB
vardır. GTB’da hastalar ağrıyı sıklıkla sabit bir basınç
ile bir
mengene içinde sıkılmış gibi tarif ederler. Ağrı
sıklıkla iki taraflı olarak başlar. GTB genellikle hafif – orta
şiddette olur, ancak nadir de olsa çok şiddetli olarak tarif
edilebilir. GTB ataklar halinde olabileceği gibi kronik de olabilir.
Ataklar halinde seyreden epizodik tipte GTB’da ayın 15 gününden
daha az, kronik tipte GTB’da ise ayın 15 gününden daha fazla
görülen, en az 6 aydan beri var olan başağrıları için
kullanılan tanımlardır. GTB’ları dakikalar, günler ve hatta
yıllarca sürebilir ancak ataklar genellikle 4-6 saat kadar sürer.
Küme başağrısı
oldukça nadir görülen (100000 kişiden 69’unda görülebilir)
tipik olarak yüzün yarısında olan çok şiddetli başağrıları
ile seyreder. Erkeklerde daha sık görülür. Özellikle 20 yaş
sonrası ve sigara içenlerde daha sıktır. Gün içinde veya uyku
sırasında ağrı atakları olabilir. Beraberinde göz yaşarması,
burun akıntısı, gözde kızarma, burunda dolgunluk hissi ve göz
kapağında düşme görülebilir.
Nedeni belli olmayan baş
ağrılarından başka, bir çok nedene bağlı gelişen baş
ağrıları da vardır;
Acil hayati nedene
bağlı olmayan başağrıları
Madde kullanımına veya
yoksunluğuna bağlı (karbon monoksit, alkol ve ilaç kötüye
kullanımı gibi),
Travma veya baş veya
beyindeki yapısal değişikliklere bağlı (sinüzit, glokom gibi),
Psikiyatrik problemlere
bağlı olarak sayılabilir.
Acil hayati nedene bağlı
baş ağrıları
Çok az rastlanılan
bir gruptur
Subaraknoid kanama
(beyin zarları arasına olan kanama) , menenjit, temporal arterit
(beyin yüzeyel damarının enfeksiyöz olmayan iltihabı) veya
herhangi bir nedene bağlı olarak kafa içi basıncını artttıran
nedenler
Bu tip hastaları
başağrısı olan hastaların %1’den daha az görülür.
Bu tip ağrılar
hastalar tarafından “ilk ve en şiddetli” olarak tarif edilir.
Genellikle yaş ilerledikçe ve ani başlangıçlı ortaya çıkar.
50 yaş üzerinde yeni
başlayan başağrılarında temporal arterit ilk akla gelmelidir.
Bu hastalarda şakak bölgesinde ağrı nadiren görülürken
çoğunlukla çene hareketi ile tetiklendiğini ifade etmeleri tipik
sayılabilir.
Acil olan ve ileri tetkik
gerektiren başağrılarının özellikleri;
Yeni başlayan veya daha
önceki baş ağrılarından farklı özellik gösteren 50 yaş
üzerindeki hastalarda dikkatli olmak gerekir.
Şimşek çakması
gibi yani hızlı ve şiddeti yoğun ağrılar aynı gün doktor
tarafından değerlendirilmelidir. (saniyeler veya 5 dakika
kadar).
Fokal nörolojik
semptomlar varsa acil olarak değerlendirilmelidir (kolda
kuvvet kaybı, 5 dakikadan uzun süren aura varsa).
Fokal olmayan nörolojik
semptomlar varsa örneğin zihinsel bozukluklar gibi acil olarak
değerlendirilmelidir.
Başağrısı
sıklığı artarsa veya berberindeki yakınmalar değişirse acil
olarak değerlendirilmelidir.
Nörolojik muayenesi
normal değilse acil olarak değerlendirilmelidir.
Pozisyona bağlı olarak
başağrısı değişiyorsa acil olarak değerlendirilmelidir.
Başağrısı hastayı
uykudan uyandırıyorsa acil olarak değerlendirilmelidir
migren daha çok sabahları olur).
Fizik egsersiz veya
ıkınma (öküsürme, gülme, gerinme) ile başağrısı ortaya
çıktıysa acil olarak değerlendirilmelidir.
Beyin toplardamarları
ilgili hastalık riski olanlardaki başağrıları acil olarak
değerlendirilmelidir.
Çene açıp kapama ile
ağrı oluyorsa, görme bozukluğu varsa acil olarak
değerlendirilmelidir.
Boyunda sertlik varsa
acil olarak değerlendirilmelidir.
Yüksek ateş varsa acil
olarak değerlendirilmelidir.
Kanser veya AIDS
hastalrında başağrısı ortaya çıkarsa acil olarak
değerlendirilmelidir.
Tedavi
Genel tedbirler
Nöroloji uzmanları
koruyucu tedaviyi ve ağrı atak tedavisini düzenler.
Migren
ve Yeni Tedavi Yaklaşımları
Migren orta
veya ağır şiddette kişinin yaşam kalitesini düşüren bulantı
ile beraber olan, kadınlarda üç kat daha sık görülen baş
ağrısı tipidir. Tipik migren ağrısı başın tek tarafında,
zonklayıcı karakterde 4-72 saat kadar sürebilen beraberinde
bulantı, kusma ışık ve sesden rahatsızlık duyma görülen ve
fiziksel aktivite ile artan bir ağrı tipidir. Hastaların yaklaşık
üçtebirinde aura denilen ağrı öncesi garip kokular, gözde ışık
çakmaları ve garip hislerle başlayıp ağrı ile devam eden bir
süreç söz konusu olabilir.
Migren atağının
muhtemel 4 evresi vardır. Bunla aşağıda özetlenmiştir. Her
evrenin herzaman ve her hastada görülmesi gerekmez. Ayrıca her
hastada ataklarda farklılık gösterebilir. Aynı hastada da her
zaman her evresi görülmeyebilir.
Prodrom dönemi ağrıdan
saatler veya günler önce başlayabilir.
Aura başağrısından
hemen önceki dönemdir.
Ağrı fazı, atak
dönemi olarak kabul edilir.
Postdrome ağrı sonrası
görülen yakınmalardır.
MİGREN
ATAK NEDENLERİ
1.YİYECEK-İÇECEKLER:
Alkollü
içecekler (kırmızı şarap,kafeinli içecekler,mayalı
içecekler-bira)
Çikolata
Kuruyemiş,fındık,fıstık
Hazır
ve katkı maddesi içeren gıdalar (salam,sosis,nitrat yada nitrit
içeren gıdalar)
Fermente
gıdalar
Sirke,turşu
Tütsülenmiş
gıdalar
Tatlılar
Tatlandırıcılar
(aspartam)
Monosodyum
glutamat içeren gıdalar
Tiramin
içeren gıdalar
Süt
ve süt ürünleri (eski peynir,çedar,rokfor,parmesan)
İncir,üzüm,kırmızı
erik,limon portakal
2.AÇLIK
(Öğün atlamak)
3.STRES
(Stres esnasında yada stresin hemen ardından rahatlama döneminde)
4.UYKU
BOZUKLUĞU (Uykusuzluk yada aşırı uyumak)
5.HORMONAL
(Menstrüasyon ,doğum kontrol ilaçları,östrojen düzeyindeki
değişkenlikler)
6.METEOROLOJİK
(Sıcaklık,basınç,nem değişikliği)
7.PARLAK
IŞIKLAR (Floresan,flaş)
8.KOKULAR
(Ağır ve keskin kokular,sigara,duman)
9.AŞIRI
FİZİKSEL AKTİVİTE (Sıcakta aşırı egzersiz,maraton koşusu)
10.İLAÇLAR
(Ağrı kesicilerin uygunsuz kullanımı)
Migren
tedavisinde son zamanlarda yeni tedavi yöntemleri üzerinde
durulmaktadır. Kesin olarak rutin tedavi seçenekleri içine
girmemiş olsa da, kalbin doğumsal ve bugüne kadar masum olarak
kabul edilen anomalilerinden biri olan Patent Foramen Ovale üzerinde
çalışılmaya başlanmıştır.
Kalp
dört odacıklı bir organ olup, üstteki iki odacığa kulakçık
(atrium), alttaki iki odacığa karıncık (ventrikül) adı verilir.
Patent foramen ovale (PFO) kalp içinde odacıklar arasında yer
alan, ince, membranöz, esnek ve kapak benzeri doğuştan itibaren
var olan, yatay bir kanaldır. Geçmişte masum fizyolojik bir bulgu
olarak bilinen PFO’nin günümüzde migren, iskemik inme başta
olmak üzere bir çok nörolojik, kardiyolojik hastalıklarla
ilişkili olduğu bildirilmeye başlanmıştır. Son yıllarda
yapılan çalışmalar ışığında PFO yakın takibi gereken
kardivasküler ve diğer sistemik hastalıklara neden olabilen veya
kliniğini kötüleştiren doğumsal bir patoloji olarak görülmeye
başlanmıştır. Migrenli
hastalarda PFO
sıklığı iki kat fazla görülür. Migrenle PFO arasındaki ilişki
yapılan çalışmalarla da gösterilmiştir. Mekanizması açık
değildir. Özellikle auralı migren ile sağdan sola şant arasında
sıkı bir ilişki bulunmuştur. Şantın varlığı kirli ve temiz
kanın karışmasına neden olmaktadır. Migrenli hastalarda PFO
sıklığı %40 ile %50 arasında değişmektedir. Kadın migrenli
hastalarda PFO sıklığı 4,4 kat fazladır. Auralı migreni olan
kadın hastalarda daha sık görülmektedir.
Bilindiği gibi PFO'de
genellikle venöz kanda bulunan vazoaktif bazı maddeler (seratonin),
trombüsler ve oksijensiz kirli olarak bilinen kan akciğerlerden
filtre olmadan doğrudan olarak arteriyel sisteme geçebilir.
Venöz kandan gelen vazo aktif maddeler beyinde belirli bir
konsantrasyona ulaştıktan sonra ise migren ataklarını başlattığı
tahmin edilmektedir. Patent foramen ovalesi kapatılan bazı
hastalarda migren şiddetinde belirgin bir azalma olduğu
görülmüştür. Hatta tamamen iyileşen hastalar bile vardır. PFO
tanısı Transkraniyal Doppler Ultrasonografi ile rahatlıkla
konabilir. Transkraniyal Doppler ile beyin damarları ve akım
yönleri rahatlıkla görüntülenmektedir. PFO tanısında ise,
mikro hava kabarcıklarının PFO'den geçerek beyin içinde yer alan
temiz kan damarları içinden geçişinin Transkraniyal Doppler
Ultrasonografi ile görüntülenmesi temeline dayanır. Hassas bir
tanı yöntemdir. Transkraniyal Doppler güvenilir, hastaya
rahatsızlık vermeyen, iyi tolere edilebilen ve kolay uyum
sağlanabilen bir tanı yöntemidir. PFO migren hastalarında tespit
edildikten sonra kapatılması için bazı kriterler gereklidir; PFO
kapağının oluşturduğu tünelin uzunluğu, beyin de manyetik
rezonans ile görüntülenen iskemik odakların varlığı ve
hastanın baş ağrısı ile beraber klinik özellikleri sayılabilir.
Migren dışı bazı kardiyolojik ve nörolojik nedenlerden dolayı
da kapatılması gerekebilir. PFO'nun cerrhai olmayan tedavisi olan,
Transkateter Kapama Tedavisi kardiyologlar tarafından yapılmaktadır.
Doğumsal bir patoloji olan PFO, neden olduğu bir çok hastalık
nedeni ile takip ve tedavisi, hatta komplike vakalarda cerrahi veya
transkateter yol ile kapatılması gereken ve çoğu zaman gözden
kaçan bir hastalıktır. Migren hastalarında son yıllarda gündeme
gelen PFO’nun varlığının tespiti ve tedavisi elimizde olan
migren tedavi seçenekleri arasında farklı bir bakış açısı
oluşturmuştur. Gelecekte yapılacak yeni çalışmalar ışığında
PFO' nin klinik önemi daha da artabilir.
Prof.
Dr. Mehmet Zülküf ÖNAL