21 Eylül 2017 Perşembe

Alzheimer Hastalığı


Alzheimer Hastalığı

Alzheimer hastalığı yaşlılıkla beraber ortaya çıkan ve başta unutkanlık olmak üzere çeşitli zihinsel ve davranışsal bozukluklara yol açan ilerleyici bir beyin hastalığıdır. 

Bellek kaybı ve aşağıdakilerden en az birini içerecek şekilde, gerçekleşen bilişsel bozukluk sürecidir: Dile ilişkin sorunlar (afazi), Amaçlı etkinliklerin gerçekleştirilememesi (apraksi), Tanıma yetisinin kötüleşmesi (agnozi), Yürütücü işlevlerde yetersizlik sayılabilir. Bilişsel bozukluklar, mesleki ve/veya sosyal fonksiyonların yerine getirilmesini engellemektedir, önceki düzeye göre giderek kötüleşmenin olduğu bir seyir izlemektedir. 

Alzheimer hastalığı diğer demanslar içinde %57 ile en sık görülen tiptir. Alzheimer hastalığının görülme sıklığı yaşla birlikte artar; 65-74 yaş arasında %3, 75-84 yaş arasında %19 ve 85 yaş ve üzerinde %47 sıklıkta görülür.  Aslında 65 yaş üstünde her 10 kişiden birinde, 85 yaş üstünde ise iki kişiden birinde görülmektedir. Kadınlarda ve erkelerde hemen hemen aynı oranda görülmektedir. Alzheimer hastalığı bulaşıcı ve kalıtsal bir hastalık değildir. Ancak düşük oranda ailesel bir yatkınlık olabileceği düşünülmektedir. 

Alzheimer hastalığında risk faktörlerini özetleyecek olursak; İleri yaş, ailede benzer öykünün varlığı, birinci derece akrabada Down Sendromu, doğumda babanın ileri yaşı, sigara ve alkol kullanımı, yüksek LDL kolesterol ve homosistein düzeyleri, diabetes mellitus, damar sertliği, kafa travması, kişilik bozukluğu, depresyon, düşük sosyoekonomik düzey ve eğitim düzeyi sayılabilir. Alzheimer hastalığının ilk belirtisi genellikle unutkanlıktır. Ancak buna başka sorunlar da eşlik eder. Hastalığı belirtileri genel olarak iki gruba ayrılır; zihinsel ve ruhsal bozukluklar. Zihinsel bozukluklar; unutkanlık, öğrenme güçlüğü, konuşma bozukluğu, yolunu kaybetme, kişileri tanıyamama, karar verme güçlüğü gibiyken, ruhsal bozukluklar; huzursuzluk, ilgisizlik, saldırganlık, uyku bozukluğu, amaçsız dolaşma, hayaller görme ve depresyondur. 

Alzheimer hastalığı yavaş ilerleyen, ancak zaman içinde günlük yaşamı etkileyerek hastayı geri dönüşümsüz bir şekilde bakıma muhtaç bırakan bir hastalıktır. Hastalığın üç evresi vardır; başlangıç, orta ve ileri evre. Alzheimer hastalığı herhangi tıbbi müdahale yapılmadığı takdirde ortalama 9 yıl içinde ölümle sonuçlanır. 

 

• Alzheimer hastalığının erken evrelerinde; bellek kaybı (Genellikle yakın bellekle ilgili), günün tarihini hatırlamada güçlük, daha önce bildiği mekânları tanıma da güçlük (Örnek: Hasta kendi evinde olmasına rağmen nerede bulunduğunu karıştırabilir), karar vermede güçlük, kelimeleri bulmada güçlük sayılabilir. 

• Alzheimer hastalığının orta evresinde; belirgin unutkanlık, kişileri tanıyamama, yıkanma, giyinme gibi gündelik işlerde yardım ihtiyacı, çevrede kaybolma, konuşmada bozulma, hayaller görme, depresyon gibi ruhsal bozukluklar görülür.  

• Alzheimer hastalığının ileri evresinde; aile üyelerini tanıyamama, yemek yeme ve yürümede güçlük, zaman içinde yatağa bağımlı hale gelme, idrar ve gaita kaçırma ve ciddi davranış bozuklukları görülür. 

Alzheimer hastalığı beynin bazı bölgelerinde toksik proteinlerin birikmesi ile ortaya çıkar. Maalesef halen kesin tedavisi olmayan bir hastalıktır. Ancak hastalığın günümüzde belirli bir sure ilerlemesinin durdurulması ya da yavaşlatılması mümkündür. Hastalığın seyrini değiştirmeye ve hastanın kendisine ve çevresine zarar vermesini önlemek amacı ile kullanılan ilaçlar hastanın yaşam kalitesini korur ve kendine daha uzun süre bakabilmesini sağlar. Depresyon, huzursuzluk, uykusuzluk gibi ruhsal bozuklukların tedavisi içinde uzun zamandır kullanılan çok sayıda etkili ve güvenilir ilaç bulunmaktadır. Alzheimer hastaları için ilaç tedavisinin yanı sıra, özenli bir bakımın da önemi büyüktür. Hastalık ilerledikçe, günlük yaşamda daha fazla yardım ve güvenlik ihtiyacı doğar. 

Alzheimer hastalığında erken tanı çok önemlidir. Alzheimer hastalığının erken dönemde depresyon ile karıştırılmaktadır. Alzheimer hastalığında ise hastalar bilmediklerini göstermemek için çaba sarf ederler, inkâr süreci yaşarlar. Birden çok bilişsel alanda fonksiyonel bozukluğa yol açacak düzeyde bozulmanın ortaya çıktığı demans durumunda, bellek kaybı ile beraber dile ilişkin konuşma bozukluğu, amaçlı etkinliklerin gerçekleştirilememesi veya beceriksizlik, tanıma yeteneğinde kötüleşme, yürütücü işlevlerde yetersizlik gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Alzheimer tip demans hastalarında ise, hafıza ve konuşma bozukluğu, kelime bulmada zorlanma, önceden yapabildiklerini yapamama, cisimleri ve kişileri  tanımakta zorlanma, kendiliğinden bir şey planlayıp üretememe, sosyal ve uğraşı fonksiyonlarında bozulma, kişilik ve davranış değişiklikleri gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır, bu hastalıkta sürekli olan bilişsel yıkımın dereceli olarak artış göstermektedir. 

Alzheimer hastalığının erken dönemlerinde hatırlama, sözcük bulma, problem çözme, yargılama, hesaplamada bozukluk gibi belirtiler ile birlikte, bu dönemde hastaların konuşulanların ayrıntılarını ve ilaçlarını unutmaya başladıklarını, karmaşık hobilerini, araba kullanmayı, parasal işleri ve mesleklerini yerine getirmekte zorlandıklarını gözlemleriz. Bu dönemdeki hastaların ayrıca hatırlatıcı notlara ihtiyaç duyduklarını, bunun farkına varanlarda ise ilgisizlik, duyarsızlık, içine kapanıklık, kaygı bozukluğu ve huzursuzluk gösterirler. Alzheimer hastalarında ise hastalar bilmediklerini göstermemek için çaba sarf ederler, inkâr süreci yaşarlar. Gün içinde duygusal durumları değişkenlik gösterir. Alzheimer da ise uzak bellek daha geç etkilenirken, yakın bellek kaybı ön plandadır. Alzheimer hastalığında ise, erken tanı ve tedavi hastalığın seyri için çok önemlidir.

Alzheimer hastalarının yakınlarının da önemli sosyal sorunlar yaşarlar.  Hasta yakınların da fiziksel ve psikolojik sorunlara, stres ve gerilime açık olabileceklerini, bu kişilerin hemen hemen yarısının işlerine ara vermek zorunda kalabileceklerini,  çalışma saatlerini azaltabileceklerini,  hatta işlerinden dahi, ayrılmak zorunda kalabileceklerini göz ardı etmemek gerekir. Tanı ve tedavi konusunda nöroloji uzmanının takibinde olmakta yarar vardır. Birçok seçenek bulunmakla birlikte hastalığın kesin tedavisi henüz yoktur. Alzheimer hastalığının tedavisi için, aşı çalışmaları sürdürülmektedir.  

Elimizde olan tedavi seçenekleri, şimdilik hastalığın seyrini yavaşlatmaktadır. Ancak yine de hastalıktan korunmada zihinsel canlılığı sağlayan egzersizler önerilebilir. Bu konuda sık sık okuma, kişinin okuduğunu, öğrendiğini, gün içinde yaşadıklarını anlatması, yakınlarındakileri ile paylaşması oldukça önemlidir. Kabaca dedikodu yapması önerilebilir, bulmaca çözmenin sanıldığı gibi faydası yoktur. Sigara ve alkol kullanımının bırakılması hastalığın oluşmasını engelleyebilir.

Korunmak için;

·         Kan basıncının, kan şekerinin ve kolesterol seviyelerinin normalleştirilmesi sağlanmalıdır.

·         Kilo kontrolü yapılmalıdır.

·         Günde en az yarım saat egzersiz yapılmalıdır.

·         Akli melekeleri geliştirecek egzersizler yapılmalıdır.

·         Kafa travmalarına karşı tedbirli olmak gereklidir.

·         Madde bağımlılığından, sigaradan ve alkolden uzak durmak gereklidir.

·         Uyku bozukluğu özelikle az uyumak veya çok uyumaktan kaçınmak gereklidir.

·         Depresyon tedavi edilmediği sürece demans riski artmaktadır.

·         Ailede varsa genetik yatkınlık tanıda dikkate alınmalıdır.

Son zamanlarda yapılan çalışmalarda özellikle erken tanı konusunda yardımcı olabilecek bazı yeni yöntemler geliştirilmiştir;

·         Koku testi ile erken tanı artık mümkün olmaktadır.

·         Düşük doz uzun süre içme suyundaki lityuma maruz kalanlarda demans daha az görülmektedir.

·         Cilt biyopsisi demans tiplerinin ayırıcı tanısında artık kullanılmaktadır.

·         Deneysel olarak umut vaat eden yeni ilaçlar ve aşılar geliştirilmektedir.

·         Bağırsak florasının dengelenmesi için yapılan demans önleyici çalışmalar yapılmaktadır.

·         Yüksek kolesterolün kontrolü için kullanılan ilaçların Alzheimerı önleyebileceği gösterilmiştir. 

·         Gen tedavisinde umut verici sonuçlar alınmaya başlamıştır.

·         Kontrollü kahve tüketiminin de Alzheimer oluşumunu engellediği gösterilmiştir.

 

Prof.Dr. M.Zülküf Önal

21  Eylül 2017

8 Ocak 2017 Pazar

 

Soğuk havalar yüz felcini tetikleyebilir;

Yüz felci aniden ortaya çıkan tek taraflı olarak yüzdeki mimik kaslarının çalışmaması ile gözlenen bir klinik tablodur. Erkeklerde kadınlarda benzer oranlarda görülmekle birlikte, gençlerde ve orta yaşlarda daha sık görülmektedir. Soğuk havalarda sık  karşılaştığımız yüz felcinin nedenleri arasında viral enfeksiyonlar, damar bozuklukları ve bazı inflamatuar hastalıklar bulunmaktadır. Yüz felcinin diğer sebepleri ise çok farklı olabilir; cerrahi sebepler, orta kulak iltihabı, lyme hastalığı, Multiple skleroz, Gullian Barre, kafatası ve yüz kemiği kırıkları, travma, doğum travmaları, doğum öncesi fasiyal sinirde meydana gelen gelişim anomalileri, genetik sendromlar ve inme gibi.

Mevsimsel ve meteorolojik değişiklikler, özellikle hava ısısı, nem oranı ve basınç değişikliklerinin yüz felcini tetiklediği bilinmektedir. Yüz felci yılda 100000 kişinin yaklaşık 25’inde görülmektedir. Soğuk hava öncelikli olarak yüz felcinin nedeni olarak bilinmekle birlikte her türlü hava koşulunda görülmesi, tek başına soğuk havanın yüz felci nedeni olması için yeterli değildir. Temelde Tip1Herpes virüs enfeksiyonunun sonucunda geliştiği bilinmekle beraber, bu enfeksiyonun ortaya çıkışının nedeni de tam olarak bilinmemektedir.

Yüz felcinin nedeni olan yedinci sinirin hasarının  şiddeti ve hasarın yerine göre felç ile birlikte yüzde ağrı, baş ağrısı ve baş dönmesi, kulak ağrısı, kulak çınlaması, sese karşı hassasiyet, konuşma zorluğu, yeme içmede zorluk, kas seyirmeleri, gözyaşının kontrolsüz akması, gözde yanma kızarıklık, gözde ve ağızda kuruluk, salyayı tutamama gibi yakınmalarda beraberinde görülebilir.

Rahatsızlığın iyileşmesi sinirde olan harabiyetle bağlantılıdır. Hafif hasar bulunuyorsa birkaç gün gibi kısa sürede iyileşebilir. Daha ağır olan hasarlarda iyileşme birkaç aya kadar uzayabilir. Hasarlanan sinirin onarımını yaklaşık 1-2 mm / gün olarak kabul edersek, iyileşme 15 günle 18 ay arasında sürebilir. İyileşmeden sonra felcin % 5-15 oranında tekrarlama riski olabilir. Bu kişideki risk faktörlerine ve hastalıklara bağlı olarak değişebilir. Ortalama 4-6 hafta içinde çoğunlukla düzelir. Tedavi Nöroloji uzmanları tarafından yapılır. Tedavi süresince gerekirse KBB, FTR ve Plastik cerrahi uzmanlarından destek alınabilir. Tedavi için hastanın öncelikli olarak soğuktan korunması şarttır. Önerilen tedavi ile birlikte hastanın kas zayıflamasının engellemek için egzersiz ve sıcak masaj yapması gereklidir.