Alzheimer Hastalığı
Alzheimer hastalığı yaşlılıkla beraber ortaya çıkan ve başta unutkanlık
olmak üzere çeşitli zihinsel ve davranışsal bozukluklara yol açan
ilerleyici bir beyin hastalığıdır.
Bellek kaybı ve aşağıdakilerden en az birini içerecek şekilde, gerçekleşen
bilişsel bozukluk sürecidir: Dile ilişkin sorunlar (afazi), Amaçlı
etkinliklerin gerçekleştirilememesi (apraksi), Tanıma yetisinin
kötüleşmesi (agnozi), Yürütücü işlevlerde yetersizlik sayılabilir. Bilişsel
bozukluklar, mesleki ve/veya sosyal fonksiyonların yerine getirilmesini
engellemektedir, önceki düzeye göre giderek kötüleşmenin olduğu bir seyir
izlemektedir.
Alzheimer hastalığı diğer demanslar içinde %57 ile en sık görülen
tiptir. Alzheimer hastalığının görülme sıklığı yaşla birlikte artar; 65-74 yaş
arasında %3, 75-84 yaş arasında %19 ve 85 yaş ve üzerinde %47 sıklıkta
görülür. Aslında 65 yaş üstünde her 10 kişiden birinde, 85 yaş üstünde
ise iki kişiden birinde görülmektedir. Kadınlarda ve erkelerde hemen hemen aynı
oranda görülmektedir. Alzheimer hastalığı bulaşıcı ve kalıtsal bir hastalık
değildir. Ancak düşük oranda ailesel bir yatkınlık olabileceği
düşünülmektedir.
Alzheimer hastalığında risk faktörlerini özetleyecek olursak; İleri
yaş, ailede benzer öykünün varlığı, birinci
derece akrabada Down Sendromu, doğumda babanın ileri
yaşı, sigara ve alkol kullanımı, yüksek LDL kolesterol ve homosistein
düzeyleri, diabetes mellitus, damar sertliği,
kafa travması, kişilik bozukluğu, depresyon, düşük sosyoekonomik
düzey ve eğitim düzeyi sayılabilir. Alzheimer hastalığının ilk
belirtisi genellikle unutkanlıktır. Ancak buna başka sorunlar da eşlik eder.
Hastalığı belirtileri genel olarak iki gruba ayrılır; zihinsel ve
ruhsal bozukluklar. Zihinsel bozukluklar; unutkanlık, öğrenme güçlüğü, konuşma
bozukluğu, yolunu kaybetme, kişileri tanıyamama, karar verme güçlüğü gibiyken,
ruhsal bozukluklar; huzursuzluk, ilgisizlik, saldırganlık, uyku bozukluğu,
amaçsız dolaşma, hayaller görme ve depresyondur.
Alzheimer hastalığı yavaş ilerleyen, ancak zaman içinde günlük yaşamı
etkileyerek hastayı geri dönüşümsüz bir şekilde bakıma muhtaç bırakan bir
hastalıktır. Hastalığın üç evresi vardır; başlangıç, orta ve ileri
evre. Alzheimer hastalığı herhangi tıbbi müdahale yapılmadığı takdirde
ortalama 9 yıl içinde ölümle sonuçlanır.
• Alzheimer hastalığının erken evrelerinde; bellek kaybı (Genellikle
yakın bellekle ilgili), günün tarihini hatırlamada güçlük, daha önce
bildiği mekânları tanıma da güçlük (Örnek: Hasta kendi evinde
olmasına rağmen nerede bulunduğunu karıştırabilir), karar vermede güçlük,
kelimeleri bulmada güçlük sayılabilir.
• Alzheimer hastalığının orta evresinde; belirgin unutkanlık, kişileri
tanıyamama, yıkanma, giyinme gibi gündelik işlerde yardım ihtiyacı, çevrede
kaybolma, konuşmada bozulma, hayaller görme, depresyon gibi ruhsal bozukluklar
görülür.
• Alzheimer hastalığının ileri evresinde; aile
üyelerini tanıyamama, yemek yeme ve yürümede güçlük, zaman içinde
yatağa bağımlı hale gelme, idrar ve gaita kaçırma ve ciddi
davranış bozuklukları görülür.
Alzheimer hastalığı beynin bazı bölgelerinde toksik proteinlerin
birikmesi ile ortaya çıkar. Maalesef halen kesin tedavisi olmayan bir
hastalıktır. Ancak hastalığın günümüzde belirli bir sure ilerlemesinin
durdurulması ya da yavaşlatılması mümkündür. Hastalığın seyrini
değiştirmeye ve hastanın kendisine ve çevresine zarar vermesini önlemek amacı
ile kullanılan ilaçlar hastanın yaşam kalitesini korur ve kendine daha uzun
süre bakabilmesini sağlar. Depresyon, huzursuzluk, uykusuzluk gibi ruhsal
bozuklukların tedavisi içinde uzun zamandır kullanılan çok sayıda etkili ve
güvenilir ilaç bulunmaktadır. Alzheimer hastaları için ilaç tedavisinin yanı
sıra, özenli bir bakımın da önemi büyüktür. Hastalık ilerledikçe, günlük
yaşamda daha fazla yardım ve güvenlik ihtiyacı doğar.
Alzheimer hastalığında erken tanı çok önemlidir. Alzheimer hastalığının
erken dönemde depresyon ile karıştırılmaktadır. Alzheimer hastalığında ise
hastalar bilmediklerini göstermemek için çaba sarf ederler, inkâr süreci
yaşarlar. Birden çok bilişsel alanda fonksiyonel bozukluğa yol açacak düzeyde
bozulmanın ortaya çıktığı demans durumunda, bellek kaybı ile beraber
dile ilişkin konuşma bozukluğu, amaçlı etkinliklerin gerçekleştirilememesi veya
beceriksizlik, tanıma yeteneğinde kötüleşme, yürütücü işlevlerde
yetersizlik gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Alzheimer tip demans hastalarında
ise, hafıza ve konuşma bozukluğu, kelime bulmada zorlanma, önceden
yapabildiklerini yapamama, cisimleri ve kişileri
tanımakta zorlanma, kendiliğinden bir şey planlayıp üretememe,
sosyal ve uğraşı fonksiyonlarında bozulma, kişilik ve davranış değişiklikleri
gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır, bu hastalıkta sürekli olan bilişsel yıkımın
dereceli olarak artış göstermektedir.
Alzheimer hastalığının erken dönemlerinde hatırlama, sözcük bulma, problem
çözme, yargılama, hesaplamada bozukluk gibi belirtiler ile birlikte, bu dönemde
hastaların konuşulanların ayrıntılarını ve ilaçlarını unutmaya başladıklarını,
karmaşık hobilerini, araba kullanmayı, parasal işleri ve mesleklerini yerine
getirmekte zorlandıklarını gözlemleriz. Bu dönemdeki hastaların ayrıca
hatırlatıcı notlara ihtiyaç duyduklarını, bunun farkına varanlarda ise
ilgisizlik, duyarsızlık, içine kapanıklık, kaygı bozukluğu ve huzursuzluk
gösterirler. Alzheimer hastalarında ise hastalar bilmediklerini
göstermemek için çaba sarf ederler, inkâr süreci yaşarlar. Gün içinde
duygusal durumları değişkenlik gösterir. Alzheimer da ise uzak bellek daha
geç etkilenirken, yakın bellek kaybı ön plandadır. Alzheimer hastalığında ise,
erken tanı ve tedavi hastalığın seyri için çok önemlidir.
Alzheimer hastalarının yakınlarının da önemli sosyal sorunlar yaşarlar.
Hasta yakınların da fiziksel ve psikolojik sorunlara, stres ve gerilime
açık olabileceklerini, bu kişilerin hemen hemen yarısının işlerine
ara vermek zorunda kalabileceklerini, çalışma saatlerini
azaltabileceklerini, hatta işlerinden dahi, ayrılmak zorunda
kalabileceklerini göz ardı etmemek gerekir. Tanı ve tedavi konusunda nöroloji
uzmanının takibinde olmakta yarar vardır. Birçok seçenek bulunmakla birlikte
hastalığın kesin tedavisi henüz yoktur. Alzheimer hastalığının tedavisi için, aşı
çalışmaları sürdürülmektedir.
Elimizde olan tedavi seçenekleri, şimdilik hastalığın seyrini
yavaşlatmaktadır. Ancak yine de hastalıktan korunmada zihinsel canlılığı
sağlayan egzersizler önerilebilir. Bu konuda sık sık okuma, kişinin
okuduğunu, öğrendiğini, gün içinde yaşadıklarını anlatması, yakınlarındakileri
ile paylaşması oldukça önemlidir. Kabaca dedikodu yapması önerilebilir, bulmaca
çözmenin sanıldığı gibi faydası yoktur. Sigara ve alkol kullanımının
bırakılması hastalığın oluşmasını engelleyebilir.
Korunmak için;
·
Kan basıncının, kan şekerinin ve kolesterol seviyelerinin
normalleştirilmesi sağlanmalıdır.
·
Kilo kontrolü yapılmalıdır.
·
Günde en az yarım saat egzersiz yapılmalıdır.
·
Akli melekeleri geliştirecek egzersizler yapılmalıdır.
·
Kafa travmalarına karşı tedbirli olmak gereklidir.
·
Madde bağımlılığından, sigaradan ve alkolden uzak durmak gereklidir.
·
Uyku bozukluğu özelikle az uyumak veya çok uyumaktan kaçınmak gereklidir.
·
Depresyon tedavi edilmediği sürece demans riski artmaktadır.
·
Ailede varsa genetik yatkınlık tanıda dikkate alınmalıdır.
Son zamanlarda yapılan çalışmalarda özellikle erken tanı konusunda yardımcı
olabilecek bazı yeni yöntemler geliştirilmiştir;
·
Koku testi ile erken tanı artık mümkün olmaktadır.
·
Düşük doz uzun süre içme suyundaki lityuma maruz kalanlarda demans daha az
görülmektedir.
·
Cilt biyopsisi demans tiplerinin ayırıcı tanısında artık kullanılmaktadır.
·
Deneysel olarak umut vaat eden yeni ilaçlar ve aşılar geliştirilmektedir.
·
Bağırsak florasının dengelenmesi için yapılan demans önleyici çalışmalar
yapılmaktadır.
·
Yüksek kolesterolün kontrolü için kullanılan ilaçların Alzheimerı önleyebileceği
gösterilmiştir.
·
Gen tedavisinde umut verici sonuçlar alınmaya başlamıştır.
·
Kontrollü kahve tüketiminin de Alzheimer oluşumunu engellediği
gösterilmiştir.
Prof.Dr. M.Zülküf Önal