14 Mayıs 2011 Cumartesi

Uyku Hijyeni


Uyku yaşamın en önemli gerekisinimlerinden biridir. Sağlıklı uyku bir çok günlük aktivitenin daha verimli olmasını sağladığı gibi bir çok kronik hastalığın tedavisinide kolaylaştırır. Genel olarak uykunun azı da çoğuda önerilmez. Esneme, görme ve işitmede azalma gibi bedensel yorgunluk belirtileri vücudunuzun uyku ihtiyacından kaynaklanır. Erken kalkanlar ise geç kalkanlara oranla her zaman daha sağlıklı uyurlar. İnsomnia olarak tanımlanan uyumakda zorluk çeken veya hiç uyuyamadığını düşünenlere önerilerim;
· Kahve ve çay tüketimini mümkünse sıfırlayın.
· En azından akşam saat 7'den sonra hiç bir şekilde çay veya kahve almayın.
· Alkolden uzak durun.
· Çikolatayı hayatınızdan çıkartın.
· Meyve tüketiminizi gün içinde öğlen 12'ye kadar bitirmiş olun.
· Akşam 8 den sonra su dahil hiç bir şey yemeyin ve içmeyin.
· Yatmadan önce gazlı içecek içmeyin. Acılı yiyeceklerden kaçının.
· Tuzu azaltın.
· Akşam yemeği yağsız az miktar karbonhidrat ve bol sebzeli olmalı.
· Gün içinde atıştırma adetiniz varsa bırakın.
· Gün içinde mümkünse akşam saatlerinde en az yarım saat kadar yürüyün.
· Televizyon seyrederken, gazete okurken ya da istirahat amaçlı hiç bir şekilde gün içinde uzanarak herhangi bir şey yapmayın.
· Uyumadan önce ılık bir duş alın.
· Yatak odanıza uykunuz gelmeden girmeyin.
· Yatağa girip uykunun gelmesini beklemeyin.
· Yatak odanızda gün ışığının girmesini engelleyecek perdeler kullanın.
· Yatak odanızda sesli ve ışıklı saat kullanmayın.
· Yatak odanızda televizyon, bilgisayar vs bulundurmayın.
· Yatakda gazete kitap vs okumayın. Yatağınızı sadece uyumak için kullanın.
· Oda ısısını 20 derece civarında tutun.
· Kalın terlemenize neden olacak pijama, gecelik ve yorgan kullanmayın.
· Yatak odanızın duvarlarını çok parlak renklere boyamayın.
· Odanıza hava aldırın; soğuk ve taze hava uyumanızı kolaylaştıracaktır.
· Her gün aynı saatte uyanın, tatil günlerinizde dahil olmak üzere.
· Bu yöntemlerden fayda görmez iseniz Nöroloji Doktoruna başvurunuz.

İyi uykular

6 Mayıs 2011 Cuma

Sağlıklı Uyku

             KALİTELİ  BİR  UYKU  İÇİN   ÖNERİLER



ü      Her gün aynı saatte uyanın
ü      Gündüz vakti olabildiğince aydınlık ortamlarda bulunun
ü      Sabah çalışmaya başlamadan  önce biraz yürüyüş yapın(İşe yürüyerek gidebilirsiniz)Günlük yürüyüş süresi ortalama 45 dakikadan kısa olmasın.
ü      Aldığınız kafeini(kahve,çay,çikolata)kısıtlayın.Günde 2 fincandan fazla içmeyin.Uykuya dalmakta veya sürdürmekte sorununuz varsa kafeini tamamen hayatınızdan çıkarın.
ü      Mümkün ise sigarayı azaltın,uyku ile ilgili sorununuz varsa sigarayı tamamen bırakmaya çalışın.
ü      Alkol alımını kısıtlayın.Uyku ile ilgili sorununuz varsa alkollü içeceklerden tamamen uzaklaşın.
ü      Uykunuz gelirse gündüz vakti kısa süreli uyuyabilirsiniz ama gece uykusuzluk çekiyorsanız gündüz uyumamalısınız.
ü      Yatak odanızı uyuma ve cinsellik dışında kullanmayın,yatak odanızı çalışma odası  ya da televizyon odası olarak kullanmamalısınız.
ü      Yatak odanız ısı,ışık ve gürültü açısından sizi rahat ettirecek şartlarda olmalıdır.
ü      Uykuya uyanmayı arzu ettiğiniz zamandan 9 saat önce başlayın.
      ---Uyumadan 1 saat önce günlük aktiviteyi bitirin,15 dakika boyunca o gün yaşadığınız sıkıntıları,başarıları ve mutlulukları bir kağıda yazın sonra 45 dakika boyunca gevşemeye çalışın,uyarıcı olmayan şeyler yapın(hafif şeyler okuyun,klasik müzik dinleyin,ılık köpüklü bir banyo yapın,1 bardak ılık ballı süt için)
      ---Sonra yatağa girin,gözlerinizi  kapatıp uykuya dalmanın keyfini çıkarın.
      ---Eğer yaklaşık 15 dakika süreyle uykuya dalamadıysanız kalkın ve başka bir odaya gidin ve uykunuz  gelinceye kadar gevşemeye çalışın,uykunuz gelince tekrar yatağa gidin.Bu durum tekrar edebilir ama mutlaka her gün aynı saatte uyanmaya özen gösterin.

5 Mayıs 2011 Perşembe

Tik Bozukluğu

Tikler yüzyıllardan beri bilinen önemli bir hastalıktır. Tarihte Mozart gibi bazı ünlü kişilerde, Tik bozukluğunun görüldüğü bilinmektedir. Yapılan çalışmalarda toplumun % 0.4-2’sinde tik bozukluğu görülmektedir. Ancak tanı sorunu olmasından dolayı daha sık olduğu düşünülmektedir. Tik ani, kısa süreli, düzensiz olarak oluşan tekrarlayan hareket veya sesler olarak tanımlanabilir. Sıklıkla yüzde görülür, ancak bütün vücudun değişik yerlerinde de görülebilir. Erkeklerde kadınlara göre 4 kat daha fazla görülmektedir.


Stres ve kaygı ile tikler daha kolay oluşur. Tikler belli bir süre devam edip ortadan kalkabilir, sürekli hale gelebilir veya Tourette hastalığının bir belirtisi olabilir. Basit motor tikler; Basit motor tikler hızlıdır, tekrarlayıcıdır ve belli bir amaca yönelik olmayan hareketlerdir. Göz kırpma, göz küresinin istemsiz sıçrayıcı hareketleri, yüz buruşturma, esneme, ağız açıp kapatma, baş çevirme, omuz çevirme, yumruk sıkma, ayak baş parmağını yukarı doğru kıvırma gibi...



Komplike motor tikler; Karmaşık motor tikler basit tiklere göre daha yavaş, törensel ve belli bir amaca yönelik hareketlerdir. Zıplama, sıçrama, dokunma, koku alma hareketi, ovalamak, sallanmak, hareketleri taklit etmek, garip şekilde durmak...



Basit vokal tikler; Bu tip tiklerde ritim bozukluğu, sesin şiddetini ayarlayamama veya kelimelerin uzatılması gibi konuşma bozuklukları görülmektedir. Boğaz temizleme, homurtu sesi çıkarmak, burun çekmek, burundan hava çıkarmak, hırıldamak, tıklamak, inlemek...



Komplike vokal tikler; Karmaşık vokal tiklerde, normal konuşmanın anlamına uymayan kelime veya cümlelerin aniden söylendiği görülür. Küfür veya cinsel içerikli sözcükler gibi sosyal olarak kabul edilemeyecek kelimeler ve cümleler konuşmanın arasına girebilir veya aniden patlar gibi ortaya çıkabilir. Şarkı söylemek,ıslık çalmak, mırıldanmak, küfür etmek, konuşulanları tekrar etmek, başkalarının son söylediği sözcükleri tekrarlamak, kendi kullandığı kelimeleri tekrar etmek gibi sayılabilir. Hastaların birçoğu tiklerinin farkında değildir.



Farkında olanlar ise tiklerini isterlerse, kısa süre de olsa durdurabilirler. Tiklerin sıklığı ve şiddeti zaman zaman kişinin kendi istemi ile, istirahat halinde veya konsantrasyonla azalabilir veya kaybolabilir veya stresle artabilir. Ancak daha sonra tiklerin sıklığı artarak tekrar ortaya çıkar. Bazı hastalarda uykuda tikler kaybolabilir. Bu nedenle muayene sırasında tikler görülmeyebilir. Özellikle çocuk hastalar ve bazı yetişkin hastalar ise tiklerini kontrol edemezler ve geçici bir süre içinde olsa engelleyemezler. Tiklerin sıklığı ve şiddeti aynı kişide dahi farklı bir seyir gösterebilir.


Aynı tikin sıklığı ve şiddeti zaman içinde azalabilir veya artabilir, birinin yerini bazen bir başkası alabilir veya birden fazlası biribiri ardına görülebilir. Tikler genellikle 3-8 yaşlarında başlar. Tikler birçok psikiyatrik hastalıkla beraber görülebilir. Tiklerin ortaya çıkışı organik veya psikolojik nedenlerle olabilir.


Organik nedenlerle ortaya çıkan tikler genelde kalıcıdır ve zaman içinde Tourette bozukluğu gelişebilir. Psikolojik nedenlerle ortaya çıkan tiklerde ise hastalık genelde geçicidir ve zaman içinde tikler kendiliğinden ortadan kalkar. Stresin tikleri ortaya çıkaran bir neden olduğunu gösteren bir veri yoktur ancak stresle tiklerin alevlendiği herkesçe bilinmektedir. Bu nedenle hastaların mutlaka nöropsikiyatrik incelemesinin yapılması lazımdır. Genetik ve çevresel nedenler tiklerin oluşmasına neden olur. Beyinde anatomik olarak hastalığın yeri tam olarak bilinmemekle beraber dopamin metabolizmasında bozukluk olduğu bilinmektedir. Dopamin sistemini baskılayan ilaçların tiklerde azalmaya yol açtığı, bu sistemi uyaran ilaçların ise tikleri artırdığı görülmektedir.


Tik bozukluğu geçici veya kronik olabilir. Bir yıldan uzun sürüyorsa kronik tik bozukluğundan bahsetmek gerekir. Geçici tik bozukluğu özellikle 5-9 yaşları arasında erkek çocuklarda sıktır. Okul çağındaki çocukların %5-24’ünde geçici tik öyküsü vardır. Geçici olan tikler genellikle basit tiptedirler ve ilaç tedavisi gerekmez.


Geçici tik bozukluğunda ailelerin ve öğretmenlerin bilgilendirilmesi yeterli olabilir. Kronik tik bozukluğunun toplumda sıklığı tam olarak bilinmemekle beraber %1-2 oranında görüldüğü tahmin edilmektedir. Genelde 18 yaşından önce başlar ve en yoğun görüldüğü dönem 7-11 yaş grubudur. 6-8 yaşlarında başlayan tiklerin iyileşme oranı yüksektir. Bu rahatsızlıkta genelde tikler 4-6 yıl kadar sürer ve ergenlik döneminde kendiliğinden ortadan kalkar. Zaman içinde belirtilerin ortadan kalkması özellikle yüz bölgesinde görülen tiklerde kol, bacak ve gövdede görülen tiklere göre daha fazladır. Aynen geçici tik bozukluğunda olduğu gibi hastalarda tekrarlayan davranışlar veya tekrarlayan sesler görülür. Geçici tik bozukluğunda tek farkı tiklerin daha uzun süre devam etmesidir. Ayrıca basit tiklerin yanında karmaşık tikler de görülebilir. Tiklerin başka ruhsal ve bedensel hastalıklarda görülen istemsiz hareket ve seslerden mutlaka ayrılması gerekir. Kronik tik bozukluğunun ortaya çıkışında genetik yatkınlıktan söz edilir.



Bu hastaların ailelerinde tik bozukluğunun ve Tourette hastalığının görülme sıklığı normal topluma göre daha fazladır. Tedavide bazı ilaçlardan ve psikoterapi yöntemlerinden faydalanılabilir. Tourette Sendromunda motor ve vokal tikler birarada görülmesi gereklidir. Toplumda görülme sıklığı 10000’de 4-5 gibidir. Erkeklerde 3 kat daha fazla görülür. Genetik yatkınlık önemli bir nedendir. Bu hastaların önemli bir kısmında dikkat eksikliği ve hiperaktivite ve obsesif kompulsif bozukluk görülür. Hastalık genelde unutkanlık, dalgınlık ve çabuk sinirlenme belirtileri ile ortaya çıkar ve bunu sıklıkla yüzde ortaya çıkan tikler takip eder. Birkaç yıl içinde de karmaşık tikler ortaya çıkar. Dikkat eksikliği hastalığın ilk belirtileri olmasına karşın obsesyon ve kompulsiyonların başlaması hastalığın ileri evrelerindedir. Bu hastalığın tanısı konmadan önce olası diğer hareket bozukluğuna neden olan hastalıkların araştırılması gereklidir. Hastalık tedavi edilmediği taktirde yaşam boyu sürer.


Ancak zaman zaman alevlenmeler veya tiklerin sıklığında azalmalar görülebilir. Bu hastalar hastalar sıklıkla toplumdan dışlanabilir ve hastaların sosyal, akademik ve mesleki performanslarında düşme görülebilir. Tedavisinde psikolojik destek aile, çevre ve eğiticiler tarafından verilmelidir. Psikoterapi ve ilaç tiklerin oluşmasını engelleyebilir. Tik bozuklukları günümüzde çoğunlukla tedavi edilebilen bir hastalık olarak bilinmektedir. Psikoterapi ve ilaç tedavisinin yanı sıra manyetik uyarı ve cerrahi tedavi şeçenekleri alternatif olarak kullanılmaktadır. Tik bozukluklarının tanı ve tedavisi nöroloji ve psikiyatri uzmanları tarafından yapılır.

Serebrovasküler Hastalıklar

Serebrovasküler Hastalıklar                 

Serebrovasküler Hastalık(inme) hızlı gelişen, fokal veya global beyin fonksiyonlarında bozulmaya neden olan yirmidört saatten uzun süren sakatlık ya da ölümle sonuçlanan beyinin damarlarının hastalığıdır. İnme iskemik infarkt (damar tıkanması)  veya beyin içi kanama nedeni ile gelişebilir. İskemik enfarkt damar sertliği, emboli, nadiren travma, enfeksiyon veya tümoral bir olaya bağlı olarak gelişebilir.

İnme

Beyinin herhangi bir bölümünün kanlanmasının aniden kesilmesi demektir. Beyin hücreleri sürekli oksijene ihtiyaç duyarlar. Kan akımının durmasıyla, bu hücreler harabiyete uğrar veya ölürler. İnme zaman zaman “beyin krizi” olarak da adlandırılmaktadır. İskemik inme on inme hastasının yedisinde görülürken, sıklıkla kan akımının bir pıhtı ile (emboli) bloke olmasına bağlı olarak gelişir. Hemorajik inme ise bozulmuş ya da incelmiş bir damarın yırtılması ile oluşur. Çok az bir grup hastada inme sebepsiz olarak gelişebilmektedir.

Kalp ve kanser hastalıklarından sonra dünyadaki üçüncü  en sık görülen ölüm nedeni inmedir. İnme dünyada ileri yaşlarda sakatlığa neden olan birinci hastalıktır. İnme sıklıkla altmış beş yaş üzerinde görülür. Yetmiş beş yaş üzerinde, her yüz kişinin birinde inme görülmektedir. Bebekler de dahil olmak üzere her yaşta görülebilir.

Beyinin farklı  bölümleri vücudun farklı bölümlerinin kontrolünü sağlar. Beyinin etkilenen bölgesine ve etkilenen bölgenin büyüklüğüne bağlı olarak hastanın kliniği değişiklik gösterir. Ani olarak ortaya çıkan klinik durum :
-         Kol, bacak veya her ikisinin güçsüzlüğü görülebilir. Bu güçsüzlük tam veya kısmi felç olarak gözlenebilir.
-         Yüzde kayma, konuşmada, yutmada, iletişimde, dengede ve görmede bozulma olabilir.
-         Vücudun herhangi bir yerinde uyuşma olabilir.
-         Baş ağrısı özellikle kanamalarda karşımıza çıkar.
-         Bilinç bozukluğu hafif veya çok ağır (koma) olabilir.

Mini inme

İnmeye bağlı gelişen klinik tablonun yirmi dört saatten kısa sürdüğü durumlardır. Kalıcı hale dönüşme olasılığı en yüksek hasta grubudur.

İnme  ölümcül olarak veya sakatlık bırakarak sonlanabilir. Çok geniş klinik sprektrumu vardır. Kalıcı olarak sıklıkla karşımıza çıkan nörolojik sorunları şu şekilde özetleyebiliriz:
-         Vucudun bir yarısında kuvvet kaybı
-         Denge bozukluğu
-         Yutma güçlüğü
-         Konuşma ve anlama güçlüğü
-         Görme bozukluğu
-         Hafıza ve akıl yürütme güçlüğü
-         Uygunsuz duygusal tepkiler

İnmeden şüpheleniyorsanız acil olarak en yakın hastaneye gitmeniz gereklidir.

Acil tedavi

İdeal olan sürede yani olay olduktan sonra ilk dörtbuçuk saat içinde doktora gidebilirseniz tedavi şansınız olabilir. Acil koşullarda manyetik rezonans veya bilgisayarlı tomografi ile inmenin kanamaya mı yoksa damar tıkanıklığına mı bağlı olduğu tespit edilir. Çünkü her ikisinin de tedavi süreci birbirinden farklıdır. Özellikle iskemik inme tespit edilirse hastanın genel durumu uygun olduğu takdirde damardan verilen bir ilaç ile pıhtıyı eriterek hastanın iyileşme şansı artırılabilir.

İnmeden korunmak için sigaradan, alkolden, hareketsizlikten uzak durmak gerekir. Ayrıca yüksek kan basıncı, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği ve uygunsuz diyet alışkanlıkları varsa mutlaka tedavi edilmelidir.

Hafıza bozukluğu ve demans (Unutkanlık ve bunama)

Hafıza bozukluğu ve demans  (Unutkanlık ve bunama)

Unutkanlık zaman zaman herkesin yaşadığı bir tecrübedir. Ancak bazı durumlarda bu unutkanlık normalden fazla olup kişinin günlük yaşamını etkilemeye başlar. Bu hastalarda konsantrasyon güçlüğü, depresyon, fiziksel hastalık, ilaçlar veya ileri yaş söz konusu olabilir. Bunama ise tıbbi olarak demans diye bilinen beyinin hafıza yeteneğinin kaybı, akıl yürütme güçlüğü, anlama zorluğu, yargılamada bozulma, düşünme ve lisan fonksiyonlarındaki bozukluk ile seyreden bir hastalık grubudur. Bu hastalarda sıklıkla kişilik değişiklikleri ve yakın çevre ile olan ilişkilerinde bozulma görülür. Demans hastalığı ilerledikçe kişinin kendine bakımı ve  hayatını idame ettirmesi zorlaşır. Demansın birçok nedeni vardır;

 -Alzheimer Hastalığı

  En sık görülen demans tipi olarak neredeyse hastaların yarısında ortaya çıkan klinik bir durumdur. Bu hastaların beyini küçülür, beyindeki hücre sayısı azalır.Beyinde hücreler artası haberleşmeyi sağlayan kimyasallar azalır. Hastalık ilerleyici vasıftadır.

-Vasküler demans

Demans hastalarının dörtte birinde görülen beynin küçük damar hastalığına bağlı olarak ortaya çıkar . Multienfarkt demans olarak da bilinen bu demans tipi inmenin bir başka klinik tipidir.

-Lewy cisimciği demansı

Yüz demans hastasının 15’inde görülen ,Parkinson hastalığına benzer bulgularla başlayan beyinin bazı yerlerinin tutulduğu özel bir demans tipidir.

-Karışık tipte demans

Yukarıda sayılan tiplerin bir arada görüldüğü vakalar nadir de olsa görülebilir. Tıp literatüründe yaklaşık olarak demansa neden olan altmış civarında hastalık vardır. Çoğunlukla nadir görğlen bu hastalıklarda demansın yanısıra hastalıklara ait bulgular vardır.

Genellikle altmış beş yaşından sonra yirmi kişiden bir kişide, seksen beş yaşından sonra ise, beş kişinin birinde demans görülmekle birlikte, nadiren genç yaşlarda da görülebilir. Dünya da demansla yaşayan oniki milyon insan vardır. Önümüzdeki otuz yıl içinde bu sayı yirmi dört milyona çıkacaktır. Demansın  bazı insanlarda gelişme riski oldukça yüksektir. Nadir de olsa genetik geçişli demansa da rastlanmaktadır.

Demans hastalarında akli melekeler zamanla bozulur. Hafıza sorunları ön plandadır.
Kural olarak yakın hafıza kusuru ön plandadır. Duygulanım, davranış ve kişilik değişiklikleri sıklıkla görülür. Erken dönemlerde demans hastaları irite ve fazla duygusal olabilirler.  Erken demans hastaları bazen kendilerinde gelişen yıkım sürecinin farkına vararak depresyona girebilirler. Bazı demans hastaları agresif ve saldırgan davranışları özellikle yakınlarına karşı gösterebilirler. Bu hastala şüpheci, korkulu ve hatta bazen gerçekte var  olmayan düşünceler  (delüzyon) veya gerçekte var olmayan şeylerin (halüsinasyon) varlıklarını hissedebilirler. Görsel halüsinasyonlar özellikle Lewy cisimciği demansında sıklıkla görülür. Duygulanım, davranış ve kişilik değişiklikleri sosyal olarak inhibe olurlar, çevreleri ile ilişkileri bozulur ve içe kapanırlar. Uyku sıklıkla bozulur, huzursuzluğa  neden olur.

Günlük aktivitelerinde sorunlar yaşamaya başlarlar.  Zaman içinde kişisel bakımlarını yapamaz hale gelirler.

Demans her hastada farklı bir seyir gösterir. Bu durum demansın nedenine bağlı olarak da farklılık gösterir. Ortalama olarak tanı konduktan sonra hastalığın  en şiddetli haline ilerlemesi yaklaşık on yıl kadar sürer.

Demans şüphesi oluştuğunda ilk yapılması gereken doktora en kısa zamanda gitmek olmalıdır. Bu nedenle gideceğiniz nöroloji doktoru  size bazı testler uygulayıp, bazı tetkikler isteyebilir. Manyetik rezonans görüntülemesi yapılacak ilk tetkiklerin başında gelir. Farklı  nedenleri araştırılması için ileri teknoloji gerektiren tetkiklerde sizden istenebilir.

Demans tedavisi

Demansın  kesin tedavisi yoktur. Ancak bazı nedenlere yönelik tedavi sınırlı olmakla beraber mümkündür. Düşünme sürecine ve hafızayı güçlendirmeye yönelik tedavi ile beraber davranışları düzenleyen tedavi seçenekleri vardır. Demans tedavisinde asetil kolin esteraz inhibitörleri, memantinin yanı sıra antidepresifler, aspirin, uyku düzenleyici ilaçlar, sakinleştiriciler ve duygu durum düzenleyiciler kullanılabilir.
Tedavinin aslında en önemli kısmı destekleyici tedavi  ve yakın  bakım ve ilgi gösterilmesidir. Günlük hafıza güçlendirici egsersizler yararlı olabilir (gerçeği bulma,  problem çözme, bilişsel uyarıcılar kullanma, düzenli fiziksel aktivite, gibi sayılabilir).

Demansdan korunma

Günümüzde demans gelişimini engelleyen herhangi tıbbi bir yöntem yoktur. Ancak  bazı tedbirler alınabilir. Sigara, yüksek kolesterol, aşırı alkol, hareketsiz bir yaşam tarzı, aşırı kilo, diabet, ve kan basıncı kontrolü demans gelişimine kısmen engel olabilir.

Beyninizi aktif tutmak, ayni bol bol okumak, yabancı dil öğrenmeye çalışmak, müzik aleti çalmaya çalışmak ve yeni hobiler edinmek gibi sayılabilir.

Demans tanı ve tedavisinde  nöroloji doktorları sizlere yardımcı olacaktır.

Epilepsi

Epilepsi

Nöbet

Beyindeki anormal elektriksel aktivitenin aşırılığı ile ortaya çıkan kısa süreli nörolojik yakınmaların görüldüğü dönemdir. Tipik olarak nöbet saniyeler veya bir kaç dakika kadar sürebilir.

Epilepsi

Epilepsi tekrarlayan nöbetlere vereilen isimdir.

Senkop

Beyinin geçici olarak, kısa süreli tüm kan dolaşımının azaldığı veya durduğu ani gelişen ve müdahale yapılmaksızın kendiliğinden tam düzelme ile seyreden bilinç bozukluğudur. Epileptik nöbetten ayırd edilmesi gerekir.


Epilepsi tipleri

  1. Jeneralize nöbetler
Anormal elektriksel aktivite beynin önemli bir kısmını veya tamamını etkiler. Bütün vucudu ilgilendirne genel bir tutulum söz konusudur. Değişik tipleri vardır;
    • Tonik – klonik nöbetler
    • Absans nöbetleri
    • Miyoklonik nöbetler
    • Tonik nöbetler
    • Atonik nöbetler
  1. Parsiyel nöbetler
Beynin bir kısmında sınırlı kalan anormal elektriksel deşarjların neden olduğu nöbet tipleridir.
    • Basit parsiyel nöbet
    • Kompleks parsiyel nöbet
Bazen parsiyel nöbetler jeneralize nöbete dönüşebilir. Bu duruma sekonder  jeneralize nöbet denir.

Epilepsi nedeni bilinen (semptomatik epilepsi) ve bilinmeyen (idiyopatik) olarak da sınıflandırılabilir.

Nöbetleri tetikleyen belirgin bir neden genellikle tespit edilemez.  Bazı hastalar nöbetlerin tetikleyen özel durumları tespit edebilirler. Bunlar nöbetlerin nedeni değil ancak tetikleyici sebebi olabilir. Nöbetler stres, kaygı bozukluğu, ilaçlar, uykusuzluk, yorgunluk, düzensiz beslenme, açlık, aşırı alkol veya madde bağımlılığı, elektronik oyunlardaki gibi hızlı yanıp sönen ışıklar, ateşlenmeye neden olan enfeksiyöz hastalıklar nöbetlerin oluşmasını kolaylaştırabilir.

Olası nöbetiniz varsa acil olarak nöroloji doktoruna gitmenizde yarar vardır. Nöbetlerinizin farkında olmayabileceğiniz için, yanınızda nöbetinizi gören birisinin tanıklığı tanı konusunda yararlı bilgiler sağlayacaktır. Kesin tanı sağlayan tetkik olmamakla beraber beyin görüntüleme çalışmaları, elektroensefalografi ve bazı kan tetkikleri yardımcı tanısal araçlardır.

Tedavi

İlaçlar, cerrahi, vagal sinir uyarımı, ketojenik diyet (özellikle çocukluk çağının dirençl öbetlerinde) tedavi seçenekleridir. Epilepsi tipine bağlı olarak tedavideki başarı oranı değişiklik gösterir. Eğer altta yatan bir neden yoksa ilaç tedavisi ile sonuç alma olasılığı yüksektir.  Ancak altta yatan bir neden varsa tedavi oldukça güçtür. Epilepsi hastaları hayatlarını bazı kısıtlamalarla normal bireyler gibi sürdürebilirler. Araç kullanmanın belirli bir süre ksıtlanması gibi sayılabilir.

Nöroloji doktorlar tanı ve tedavi konusunda sizlere yardımcı olacaklardır.